Site Loader

Hastalarımızın en çok merak ettiği konulardan bir diğeri ise; ameliyatın riskli olup olmadığı ve ameliyatın başarılı olması konusunda yüzde yüz garanti verilip verilemeyeceğidir.  Her ameliyatta olduğu gibi diz protezi ameliyatlarında da riskler mevcuttur. Günümüzde gelişen teknikler, uygulama yöntemleri, kullanılan ilaçlar, ameliyat sonrası takip yöntemleri sonucu bu riskler çok aza indirilmiştir. Ama maalesef hala çok az da olsa riskler mevcuttur ve dünyanın hiç bir merkezinde yüzde yüz garanti verilemez.

Enfeksiyon (ameliyat yerinin mikrop kapması); İyi ameliyathane koşullarında diz protezi operasyonlarında enfeksiyon oranı % 1 in altındadır. İyi ameliyathane koşulları derken “laminar air flow ” denilen mikrop bulaşmasını engelleyen özel bir sistem bulunması, ameliyathane ekibinin enfeksiyon konusunda çok bilinçli olması, kullanılan ekipmanlarının sterilizasyonunun (mikroptan arındırılması) çok dikkatli yapılması kastedilmektedir. Ameliyat sonrası enfeksiyon yüzeysel yada derin olabilmektedir. Yüzeysel enfeksiyonlar proteze kadar ulaşmamış enfeksiyonlar olup, genellikle kısa süreli antibiyotik tedavisi ile geçmektedir. Derin enfeksiyonlarda ise mikroplar proteze yerleşmekte, protezin gevşemesine neden olabilmektedir. Bu gibi durumlarda tedavi daha zor olup, uzun süreli antibiyotik tedavisi uygulanmakta, bazen mikrop kapmış dokuların temizlenmesi için ikinci bir ameliyat gerekebilmekte, hatta çok çok nadiren protezlerin çıkarılıp yerine spacer denilen geçici protezler takılıp, mikroplar tamamen yok olunca tekrar yeni bir protez (revizyon diz protezi) takılması gerekebilmektedir.

Enfeksiyon olmaması için anestezi sırasında damardan antibiotik verilmektedir. Antibiotik kullanımına ameliyat sonrası da devam edilmektedir. Ayrıca kullanılan aletlerin sterilizasyonuna çok dikkat edilmektedir.

Ameliyattan sonra kesi yerinde uzun süren kızarıklık ve yangı olması durumunda, uzun süre geçmeyen ağrılarda enfeksiyondan şüphelenmek gerekir. Bu nedenle mutlaka doktorunuzun önereceği aralıklarla kontrollere gidilmelidir.

Derin ven trombozu ( toplar damarlarda kan pıhtılaşması); Bu komplikasyon %5 in altındadır. Genellikle 3. günden sonra görülme olasılığı başlar, 6-10. günlerde en fazla görülür. Ancak nadiren de olsa operasyondan aylar sonra da görülebilmektedir. Derin ven trombozlarının % 5-10 kadarında (diz protez ameliyatı olmuş hastaların 10 binde 5-10 u ) pıhtının koparak akciğere veya beyine gitmesi sonucu hayati risk oluşabilir. Hastaların bazılarında ek risk faktörleri de vardır. Bunlar kadınlarda doğum kontrol hapları kullanılması, hastaların daha önceden derin ven trombozu geçirmiş olması, bacaklarında varis bulunması, ailevi yatkınlık olması durumlarıdır.

Derin ven trombozundan korunmak için kan sulandırıcı ilaçlar kullanılmakta, operasyon sonrası anti embolik çoraplar giydirilmektedir. Erken dönemde yatak içi egzersizlere başlanmakta ve hastaların biran önce ayağa kaldırılıp yürütülmesine önem verilmektedir. Eğer ek risk faktörleri varsa bu uygulamalar daha da uzatılmaktadır.

Ameliyattan sonra özellikle ilk birinci haftada baldırınızda ağrılı bir şişlik oluşması derin ven trombozu açısından anlamlı olup, mutlaka doktorunuza danışmanız gerekir.

Teknik hatalar; Protez ameliyatları teknik olarak son derece karmaşık operasyonlardır. Bu nedenle teknik hatalara bağlı komplikasyon olasılığı her zaman ve her yerde olabilmektedir. Deneyimli cerrahlarca yapılan ameliyatlarda teknik hatalara bağlı komplikasyonların riskleri çok azalmakta ve sonuca etki eden teknik hatalar çok nadiren oluşmaktadır.

Diz protezinde 3 koşul optimum sağlanırsa başarı %95-98 dir. Başarıdan kastedilen şey tamamen ağrısız aktivite ve dizin en az 90 derece bükülebiliyor olmasıdır.

Bu 3 koşul;

1) iyi cerrahi teknik ve iyi ameliyathane koşulları,
2) kaliteli bir protez seçimi,
3) hastanın protezi konusunda bilinçli olmasından geçer.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir